Marksizm ve ‘Özne Sorunu’: Gerçek Soyutlama, Yöntem ve Politika İlişkisi üzerine Bir Deneme
Künye
ÜNLÜ E (2022). Marksizm ve ‘Özne Sorunu’: Gerçek Soyutlama, Yöntem ve Politika İlişkisi üzerine Bir Deneme. Mülkiye Dergisi, 46(3), 848 - 890.Özet
Marksist sınıf çözümlemelerinde özne tartışması oldukça önemli bir yer işgal etmektedir. Söz konusu tartışmaların oluşturduğu literatür düşünüldüğünde daha çok bir ‘özne sorunu’ndan bahsetmek mümkündür. Bu sorun sosyal bilimde genellikle yöntemsel yönü belirgin bir yapı-özne ikiliği biçiminde tartışılmaktadır. Bu tartışmadaki öznenin doğası ise çoğunlukla ‘tekil’ niteliktedir. Bu nedenle temel sorun ‘tekil öznenin’ kuramsal konumu ile ilgilidir. Lakin aynı hususta Marksizmin tartışma ekseni yöntem ve politika ilişkilerinde düğümlenmektedir. Zira bu ilişkiler temel kuramsal tartışmaların felsefi boyutları ile sınıf mücadelesi perspektifini ve politikayı birbirine bağlamaktadır. Yani buradaki özne, öncelikle politik ‘kolektif’ bir özneye atıf yapmaktadır. Dolayısıyla Marksizm söz konusu olduğunda özne sorunu, sosyal bilimdeki ‘yapısal-işlevselcilik ve metodolojik bireycilik’ karşıtlığından daha farklı biçimde ele alınmalıdır. Başka deyişle Marksizmde özne sorununun bir tür politik-metodoloji ile ilişkili olduğu söylenebilir. Bu durumun bir diğer boyutunda sosyal bilimdeki ‘tekil öznenin’ kafa emeği ve kol emeği biçiminde bir bölünmenin konusu olması bulunmaktadır. Bilindiği gibi bu bölünme, toplumsal işbölümünün hiyerarşik örgütlenmesi ile doğrudan ilişkilidir. Ayrıca söz konusu bölünme, gerek toplumsal sınıflar arası ilişkilerle gerekse de işçi sınıfı-içi farklılaşmalarla bağlantılıdır. Kafa emeği-kol emeği bölünmesinin önemli bir diğer boyutu soyutlama yetisinin ya da zihinsel kategorilerin gelişimi tartışmasıyla da doğrudan bağlantılı olmasıdır. Dolayısıyla sosyal bilimdeki özne tartışmalarının önemli bir bölümü, tekil niteliği ile hem ‘bölünmüş bir özne’ye atıf yapar hem de soyutlama yetisini aslen zihinsel bir meseleye dönüştürme eğilimi taşır. Marksizm ise doğrudan bu bölünmenin hem eleştirisini hem de aşılması hedefini içermesi anlamında özne sorununa farklı bir yerden bakmaktadır. Bu nedenle öncelikle bölünmüş bir özne anlayışının kökenine dair genel bir tartışma yürütülmelidir. Bu çalışmada söz konusu bölünmenin ve kavramsal soyutlama yetisinin gelişiminin insanların tarihsel bir süreç içerisinde kurdukları belirli toplumsal ilişkilerde ortaya koydukları eylemlerden şekillenen bir köken ile ilişkili olduğu fikri temel alınmaktadır. Soyutlama sürecini zihinsel yetilerin gizemli gelişimine değil de toplumsal ilişki ve eylemlerin tarihine bağlayan böylesi bir yaklaşım, zihin emeği ve kol emeği arasında ‘bölünmemiş bir özneyi’ ve ‘kolektif özne’nin oluşumunu birlikte düşünmek için uygun bir kuramsal zemin yaratmaktadır. Nihayetinde bu çalışmada yöntem ve politika ilişkisi bağlamında tartışılan özne sorunu, zihin emeği-kol emeği bölünmesi ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkide özne, “gerçek soyutlama” ve mekân kavramları üzerinden ele alınmış ve ‘bölünmemiş bir özne’ anlayışı üzerine tartışma yürütülmüştür. Son olarak bu tartışmanın somutlaştırılması için Bertell Ollmann’ın “eylemci araştırma” [activist research] üzerine denemesi değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelime: In Marxist class analysis, the controversy over the term ‘subject’ is significant. Instead, based on the literature generated by these arguments, the subject could be viewed as a ‘problem’. In social science, this dilemma is commonly described as a structure- subject duality with a distinct methodological aspect. On the other hand, the character of the subject in this dialogue is ‘singular’. As a result, the primary issue is the theoretical position of the ‘singular subject’. However, on the same topic, Marxism’s discussion axis is tangled up in method and politics linkages. Because these relations connect the philosophical features of major theoretical disputes to the standpoint of class struggle and politics. To put it another way, the subject here essentially refers to a political ‘collective’ actor. As a result, when it comes to Marxism, the subject problem should be treated differently than the social science antagonism between “structural- functionalism and methodological individualism.” To put it another way, the subject problem in Marxism is linked to a type of politico-methodology. Another feature of this predicament is that in social science, ‘the singular subject’ is a division in the form of mental and manual labor. This division, as is well known, is linked to the hierarchical arrangement of the social division of labor. Furthermore, the distinction is linked to both social class relations and differences within the working class. Another key feature of the mental-manual division of labor is that it is intimately linked to the issue of scientific abstraction and cognitive categories. As a result, a major portion of the subject discussions in social science, due to their unique or individual nature, both refer to a ‘divided subject’ and tend to turn scientific abstraction ability into a purely cognitive issue. Marxism, on the other hand, approaches the problem of the subject from a unique perspective, in that it incorporates both the critique of this divide and the goal of transcending it. As a result, a general examination of the origins of the understanding of a divided subject should be conducted first. This essay is founded on the hypothesis that the divide in question, as well as the development of conceptual abstraction capacity, have a common origin that is formed by people’s behaviors in certain social relationships that they have built through time. Such an approach, which connects the process of abstraction to the history of social relations and actions rather than the mysterious development of mental faculties, provides a suitable theoretical ground for considering both the notion of an ‘undivided subject’ between mental and manual labor and the formation of ‘collective subject’ simultaneously in Marxism. Finally, the subject problem has been associated to the division of mental and manual labor, which is examined in this study’s context of the interaction between methodology and politics. In this relationship, the subject was discussed in relation to the concepts of “real abstraction” and a certain understanding of space, as well as the concept of an ‘undivided subject’. Finally, Bertell Ollmann’s essay on “activist research” method was assessed in order to bring this topic to a close.
Kaynak
Mülkiye DergisiCilt
46Sayı
3Bağlantı
file:///C:/Users/Aidata/Downloads/document-37.pdfhttps://hdl.handle.net/20.500.12809/10502