Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan İşitme Taraması Sonuçları
Abstract
amaç: Yenidoğan işitme tarama programı ile konjenital işitme kaybı olan bebekler erken dönemde tespit edilerek tedavi programlarına alınabilmektedir. Bu çalışma ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin son beş yıllık işitme tarama sonuçlarının literatür ile karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntemler: Çalışmaya 2011 Ocak ile 2015 Aralık arasında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde işitme taraması yapılan bebekler dahil edildi. Risk grubunda olmayan bebeklere transient evoked otoakustik emisyon (TEOAE) ile tarama yapıldı. Testten geçemeyen bebeklere 1 hafta sonra TEOAE tekrarlandı. Risk grubunda olan bebeklere veya ikinci emisyon testinden geçemeyen hastalara tarama uyarılmış beyin sapı cevabı (ABR) testi uygulandı. Tekrarlayan tarama ABR testlerinden iki ay içinde geçemeyen bebekler, işitme kaybı ön tanısı ile referans merkezlerine sevk edildi.Bulgular: Son beş yıl içinde toplam 6724 bebeğe işitme taraması yapıldı. Bunlardan 2015 yılında 14 hasta, 2014 yılında 8 hasta, 2013 yılında 10 hasta, 2012 yılında 15 hasta ve 2011 yılında 16 hasta olmak üzere toplam 63 (%0.93) hasta işitme kaybı ön tanısı ile bir üst merkeze sevk edildi. Tarama yapılan bebeklerin 17'sinde (%0.25) kalıcı işitme kaybı tespit edildi. Kalıcı işitme kaybı olan 17 hastanın 15'inde (%0.22) bilateral ve 2'sinde (%0.02) tek taraflı işitme kaybı mevcuttu.Sonuç: Konjenital işitme kaybı olan bebeklerin erken tanı ve rehabilitasyonu, bireyin dil gelişimi yanında, kognitif fonksiyonlarını da etkilemektedir. Bu nedenle işitme tarama programının doğru ve etkin uygulanması çok önemlidir. Yenidoğan işitme tarama programında TEOAE ve ABR'nin birlikte kullanımı, referans merkezlere gereksiz sevkleri azaltmaktadır. Riskli bebeklerde TEOAE'den ziyade tarama ABR daha yararlı olmaktadır. Objective: The patients with congenital hearing loss can diagnosed and treated early with newborn hearing screening programs. The aim of this study was the evaluation of the newborn hearing screening outcomes at Muğla Education and Research Hospital and to compare the results with recent literature.Material and Methods: Infants who underwent hearing screening between January 2011 and December 2015 at Muğla Education and Research Hospital were included in the study. The newborns, with no risk factors, were screened using transient evoked otoacoustic emissions (TEOAE). The newborns who failed the first screening were tested again after one week with the TEOAE. The infants who failed the test twice and were under high risk were screened using Auditory Brainstem Response (ABR). If the infants failed to pass ABR screening they were referred to tertiary health center. results: A total of 6724 babies were tested in five years. There were 16 patients in 2011, 15 patients in 2012, 10 patients in 2013, 8 patients in 2014, and 14 patients in 2015 for a total of 63 (0.93%) patients referred to a tertiary center with a preliminary diagnosis of hearing loss. Seventeen patients (0.25%) were diagnosed with permanent hearing loss. Fifteen patients (0.22%) had bilateral and two (0.02%) had unilateral hearing loss.conclusion: Early diagnosis and rehabilitation of congenital hearing loss positively affects the language development and cognitive functions of the individuals. Therefore, it is very important to put effective hearing screening programs into practice. Testing with the combination of TEOAE and ABR reduce unnecessary referrals to the tertiary hearing center. ABR test is more useful than TEOAE in high-risk groups.