1306 Nazal Kırıklı Olgunun Adli Rapor Sürecinin Değerlendirilmesi
Özet
Amaç: Yüz bölgesine gelen travmalarda anatomik yapısı veyerleşimi nedeniyle en sık burun kemiği kırıklarıgörülmektedir. Adli tıp şube müdürlüklerine yansıyan nazal kırıklı olgularda, rapor düzenleme aşamasında sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu çalışmada, burun kemik kırıklarının adli travmatoloji açısından değerlendirilmesi ve raporlama aşamasında yaşanan aksaklıkların vurgulanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 01 Haziran 2011-31Mayıs 2014 tarihleri arasında Eskişehir Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nce düzenlenen 24306 adli rapordan, burun kemiği kırığı saptanan 1306olgu retrospektif olarak incelenerek değerlendirme kapsamınaalındı. Bulgular: 1306 olguya, travma ağırlığı açısından rapor düzenleyebilmek için toplam, 2104 yazışma yapılmıştır. 764 olguda 1 kez, 17 olguda 2 kez olmak üzere ek belge, grafi veya konsültasyon istenilmiştir. Olguların yaş ve cinsiyetleri literatürle uyumlu bulunmuştur. Sonuç: Uzun vadede, sağlık kuruluşlarında adli tıp uzmanı istihdamının artırılması, kısa vadede ise illerde sağlık kuruluşlarına ait veri sistemlerine adli tıp şube müdürlüklerinin de entegre edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Abstract Objective: Nasal fracture is frequently seen in facial region traumas due to its anatomical properties and location. Some problems are encountered during report process of nasal fracture patients in Judicial Medicine Director Office. In this study, we have aimed to emphasize the evaluation of nasal fractures for judicial traumatology and the any problem during judicial report process. Materials and methods: Between 01 June 2011 and 31 May 2014, 24306 judicial report which ordered by Eskişehir Judicial Medicine Director Office were investigated and then, 1306 patients with nasal fracture were evaluated retrospectively and included to the study. Results: Totally 2104 correspondences were performed for report preparation according to trauma's degree in 1306 patients. Additional document, graphy and consultation were requestedonce in 764 patients and twice in 17 patients. The ages and sex of the patients were found similar with the literature. Conclusion: We concluded that the employment of Judicial Medicine Specialists should be increased in health institutions in long term and judicial medicine director offices should be integrated to the databases of health institutions in cities in short-term.
Kaynak
Adli Tıp BülteniCilt
20Sayı
2Bağlantı
https://app.trdizin.gov.tr//makale/TVRnNE5EWTBOQT09https://hdl.handle.net/20.500.12809/7261