• Türkçe
    • English
  • Türkçe 
    • Türkçe
    • English
  • Giriş
Öğe Göster 
  •   DSpace@Muğla
  • Fakülteler
  • Edebiyat Fakültesi
  • Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Koleksiyonu
  • Öğe Göster
  •   DSpace@Muğla
  • Fakülteler
  • Edebiyat Fakültesi
  • Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Koleksiyonu
  • Öğe Göster
JavaScript is disabled for your browser. Some features of this site may not work without it.

Türk Halklarının Şecerecilik Geleneği ya da Millî Bellek

Thumbnail

Göster/Aç

Tam Metin / Full Text (331.6Kb)

Tarih

2021

Yazar

Toktarkyzy, Saltakova Zhanat
Önal, Mehmet Naci
Kesimuly, Albekov Toktar

Üst veri

Tüm öğe kaydını göster

Özet

Kazak halkının gelenek-görenekleri ve millî (tarihî) belleğinin kaynağı Türk kültürüne, konargöçerlerin medeniyetine dayanmaktadır. Şecereler, masallar, destanlar, tarihî hikâyeler, efsaneler, bilgelerin ve kadıların (biy) söylemiş olduğu sözler halkın şecere mirasını oluşturur. Makalede Türk halklarının şecere geleneği ve onu devam ettirenler, koruyanlar üzerinde durulmaktadır. Bununla birlikte, şecere destanlarının muhtevası, şecere geleneğinin işlevi, yapısı ve şekli incelenmiştir. Yazarlar, ilk defa incelenmekte olan şecere destanlarının Türk halklarında da mevcut olduğunu söylemekle birlikte onların birbiriyle olan ilişkisini ve benzerliklerini karşılaştırmalı tarihî yöntemle ortaya koymuştur. Millî (tarihî) bellek şecerecilik geleneğinin temel kategorisidir. Kazak halkı ecdatlarını, soyunu ve kökenini, kendi tarihini ezbere bilen insanlara “şecereci” derler. Meşhur şecereciler şecereleri belli bir forma (nesir, nazım, destan, tablo) dönüştürüp onları sözlü olarak ağızdan ağza, nesilden nesle yaymışlardır. Şecereyi aktaranlar üç gruba ayrılırlar: eski şecereciler; şecereden haberdar olan ve bilen insanlar; şecereleri derleyen ve düzenleyenler. Şecereciler geleneğin icracısı ve koruyucusu olarak değerlendirilebilirler. Onlar sadece şecereleri derleyip düzenleyen ve nesilden nesle aktaran kimseler değil aynı zamanda halkın başından geçirdiği tarihî ve sosyal olayları ayrıntılarına kadar bilen bilgili insanlardır. Şecereciler kendilerinin olağanüstü hafızaları, bellekleri sayesinde yüzlerce insanın ismini zikredip, her biriyle ilgili yaşlıların aktardıkları anlatıları anlamlarını değiştirmeden sonraki nesillere ulaştırmışlardır. Bundan dolayı şecerecilik geleneğini “sözlü gelenek” içinde görmekteyiz. Hâlen de halk arasında sözlü şecerecilik devam etmektedir. Türk soylu halklar arasında bu gelenek bazı özelliklere ve farklılıklara sahiptir. Şecerecilik geleneği, Türkçe konuşan halkların kültürünün sözlü olarak yayılan kültürel olgusudur. Şecereci yaşlılar şecereyi sözlü biçimde nesilden nesle aktararak millî belleğimizi bugünlere kadar ulaştırmış ve korumuşlardır. Onların ağzından sülaleleriyle ilgili şecereleri, değerli bilgileri duymak mümkündür. Kendi boyunun tarihî şahsiyetlerini (bahadır, ozan, kadı, hatip vb.) ve şecereyi en başından günümüz nesline kadar kimse şecereciden daha iyi bilemeyebilir. Şecere, tarihî şahsiyetlerle ilgili bilgileri efsaneler, destanlar, hikâyeler vasıtasıyla babadan oğula, oğuldan toruna aktarılarak devam eder. Bu da şecerelerin halkın hafızasından silinmeyip unutulmayarak kesintisiz devam ettirildiğini ve gelişip genişleyerek zamanla epik sıfat kazandığını gösterir. Günümüz küreselleşme çağında yetişmekte olan genç nesil ne kadar kendi soyunu ve şecereyi bilerek büyürse kendi milletinin köklerini ve tarihini o kadar iyi bilecektir. Özellikle yedi göbeğe kadar aynı boydan olanların evlenmemesi gibi millî gelenek sayesinde akrabalık bağları oldukça pekişir, köklü bir millet olunduğunun farkına varılır. İnsanın bilincini ve ruhunu terbiye etmede şecere önemli bir role sahiptir. Genç nesillerin güzel huy ve karakter sahibi olmaları için şecereciler çeşitli yöntemler kullanmışlardır. Örneğin, dinî ve tarihî efsanelerden örnekler vermişlerdir. Kazaklar arasında her bölgenin kendi şecerecisi, geçmişi iyi bilen ihtiyarları olmuştur. Ancak onların anlattıkları şecerelerin çoğu günümüze kadar ulaşamamıştır. Şecerecilerin hepsinin ortak tutumu halk arasındaki etnik bütünlük ve beraberliği sağlamak, milletin birliğini korumaktır. Çalışmada Kazak şecerecilerinin sunmuş olduğu bilgiler bilimsel yönden değerli görülmüş ve söz konusu bilgiler bilimsel bir bakış açısıyla ilk defa incelenmiştir
 
Kazakh traditions and customs, national (history) memory have been developed within common Turkic culture and nomadic civilization. Genealogy stories, fairy tales, legends and epics, historical novels, myths, public speaking, conciliatory speeches - all of these are national genealogical heritage. The aim of the article is to present Turkic genealogy tradition and cover the issue of its conservation. Another aspect of the article is to clear up meaning of the genealogical legend, function of genealogy tradition, its structure and specifics. Genealogical storytelling as the Turkic people heritage is a new target of scientific studies and will be researched using comparative-historical method by comparing interrelations and similiraties. National memory (history) is a main category of genealogical storytelling. In Kazakh society the person who commits the whole genealogical lineage to memory is called "Shezhireshy" (chronicle). The famous chronicles used to turn the genealogy into a specific form (in the form of prose, poetry, or a table) and have spread it from mouth to mouth. The chronicles are divided into three groups: the senior chronicles specializing on ancient genealogy, the ones who possess common knowledge and the ones who collect and compile the genealogy. A chronicler can be considered as a successor of tradition. He/she is not only the compiler and narrator of the genealogy, but also an expert in the history and social background of the people. They (the chroniclers), by virtue of their special memory, can remember hundreds of names and in every single case convey the true meaning of the story, delivered by the elders. That is why we refer to the tradition of genealogy storytelling as "oral". Oral genealogy is still prevalent in Kazakh society and can be considered as a unique tradition of common Turkic culture. Custom of genealogical storytelling is a phenomenon of Turkic nationalities culture - oral tradition. Due to the fact that genealogy tellers, old men handed down legends, the stories survived in the national memory to this day. Genealogy legends provide facts regarding family genealogy and some important evidences. Very often nobody except genealogy tellers can hand down the genealogy to a new generation, to disclose facts about historical figures of the tribe (warriors (batyr), poets, consiliators (bi), public speakers, etc.). By using genealogical method of storytelling, information about historical figures is passing over from the older generation to the next one through myths, legends and stories. Genealogical storytelling has been continuously developed and has taken an epic shape with the time. In time of globalization the issue whether new generation is aware of his/her own genealogy is becoming important, the more they know about their genealogy, the more and deeper they will understand and learn the national origin and history. Especially the national taboo not to marry among the relatives within seven generations is currently central. Genealogy storytelling plays a great role in upbringing of human consciousness and spirit. The genealogists used a variety of methods to cultivate ethical code among the younger generation. In particular, they used to give examples from religious and historical sources. There were elder chroniclers of ancient genealogy in each region and each place. But many of the genealogies narrated by them are unfortunately lost. There are common principles for all chroniclers in genealogy storytelling: internal ethic integrity, coherence and national unity. Materials taken for research from the Kazakh genealogical folklore are considered of high scientific value and being researched for the first time
 

Kaynak

Milli Folklor

Cilt

17

Sayı

130

Bağlantı

https://www.millifolklor.com/PdfViewer.aspx?Sayi=130&Sayfa=23
https://hdl.handle.net/20.500.12809/9417

Koleksiyonlar

  • Scopus İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [6219]
  • Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Koleksiyonu [22]
  • WoS İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [6466]



DSpace software copyright © 2002-2015  DuraSpace
İletişim | Geri Bildirim
Theme by 
@mire NV
 

 




| Politika | Rehber | İletişim |

DSpace@Muğla

by OpenAIRE
Gelişmiş Arama

sherpa/romeo

Göz at

Tüm DSpaceBölümler & KoleksiyonlarTarihe GöreYazara GöreBaşlığa GöreKonuya GöreTüre GöreDile GöreBölüme GöreKategoriye GöreYayıncıya GöreErişim ŞekliKurum Yazarına GöreBu KoleksiyonTarihe GöreYazara GöreBaşlığa GöreKonuya GöreTüre GöreDile GöreBölüme GöreKategoriye GöreYayıncıya GöreErişim ŞekliKurum Yazarına Göre

Hesabım

GirişKayıt

DSpace software copyright © 2002-2015  DuraSpace
İletişim | Geri Bildirim
Theme by 
@mire NV
 

 


|| Politika || Rehber|| Yönerge || Kütüphane || Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi || OAI-PMH ||

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Muğla, Türkiye
İçerikte herhangi bir hata görürseniz, lütfen bildiriniz:

Creative Commons License
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Institutional Repository is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 4.0 Unported License..

DSpace@Muğla:


DSpace 6.2

tarafından İdeal DSpace hizmetleri çerçevesinde özelleştirilerek kurulmuştur.