Azerbaycan Muhaceret Şairlerinden Hamit Dönmez’in Şiirlerinde “Vatan” Kavramı
Özet
1918’de kurulan bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin Sovyet Kızıl ordusu tarafından 1920’de işgale maruz kalması, hürriyet sevdalısı birçok Azerbaycan Türkü’nün vatanını terk etmesini mecbur kılmıştır. Kendi vatanlarında siyasî, içtimaî ve edebî faaliyetlerini yürütemeyeceğini anlayan bazı siyasetçiler, âlim, yazarlar Sovyet ideolojisinin baskıcı tavrını kabullenmemiş; mücadelelerini yurt dışından yürütmeye çalışmışlardır. Bu isimler Mehmet Emin Resulzade öncülüğünde, Türkiye’de ve Avrupa’da birtakım faaliyetlere yönelmiş; her fırsatta Azerbaycan’ın bağımsızlığını, Sovyet baskısını, Türklük mücadelesini, millî ve manevî zenginliğini kısacası Azerbaycan davasını siyasî ve kültürel çerçevede anlatmaya çalışmıştır. Aynı amaç doğrultusunda mücadele eden şahsiyetler arasında istiklali kendine şiar edinen bir diğer isim de Hamit Dönmez’dir. Sovyet işgaline karşı çıkan ve milliyetçi olması yüzünden hapiste yatan şair, kızıl istilanın şiddetini bizzat yaşamıştır. Hamit Dönmez’in edebî yaratıcılığının asıl temasını Azerbaycan’ın bağımsızlığı oluşturur. Ülkemizde Hamit Dönmez’le ilgili birkaç kısa yazının olması bizi bu çalışmayı yapmaya yöneltmiştir. Çalışmamız doküman araştırmasına dayanmakta olup Hamit Dönmez’in hayatını ve şiirlerindeki vatan kavramı üzerine incelemeyi kapsamaktadır. Özet Azerbaycan muhaceretinin ilk aşaması Çarlık Rusya döneminde gerçekleşmiştir. 1905’te yaşanan Rus ihtilali, Azerbaycan Türklerine bir yandan hürriyet ışığı doğururken diğer yandan özgür fikirlerin sıkıca takip edildiği bir süreci de beraberinde getirir. Çok geçmeden daha katı bir ideoloji ortaya koyan Çarlık Rus idaresi, aydınların siyasî ve içtimaî faaliyetlerine engel olmuş, onlara ağır cezalar vermiştir. 1908-1910 yıllarında Çarlık Rusya’nın mezaliminden ülkesini terk etmek zorunda kalan Mehmet Emin Resulzade, Hüseyinzade Ali Bey, Ahmet Ağaoğlu gittikleri yerlerde Azerbaycan Muhaceret edebiyatının ilk kısmını oluşturmuşlardır. Vatanlarından uzak olan bu kişilerin yürüttüğü mücadele Azerbaycan’ın haklılığını ortaya koymak içindir. Bu durum aydınlar tarafından Azerbaycan’ın dışında bir edebiyat oluşmasına zemin hazırlar. Bu edebiyat Azerbaycan Muhaceret edebiyatı olarak adlandırılır. Muhaceretin ikinci kısmı daha büyük ve kitlesel olarak Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin yıkılmasıyla başlar. Kendi vatanlarında siyasî, içtimaî ve edebî faaliyetlerini yürütemeyeceğini anlayan bazı siyasetçiler, âlim, yazarlar Sovyet ideolojisinin baskıcı tavrını kabullenmemiş; mücadelelerini yurt dışından yürütmeye çalışmışlardır. Çünkü özgür düşünme imkânı vermeyen baskıcı yönetim, edebiyatın hemen bütün dallarında konfliktsizlik teorisi (Sovyet ideolojisini övme) uygulamaya çalışmıştır. Bazı aydınlar bu ideolojiye karşı gelememiş, eserlerini bu çerçevede oluşturmuş; bazıları ise doğru bildiği yoldan dönmemiş, fikirlerini başka ülkelerden ortaya koyarak mücadelesini sürdürmüşlerdir. Aynı amaç doğrultusunda mücadele eden bu şahsiyetler arasında, istiklali kendine şiar edinen bir diğer isim de Hamit Dönmez’dir. Azerbaycan Muhaceret edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Hamit Dönmez, 1900’de Gence’nin İmamlı mahallesinde dünyaya gelmiştir. Hamit Dönmez ilk eğitimini Gence’de Şah Abbas mescidinde faaliyet gösteren Mekteb-i Ruhanide almıştır. Bu mektep Hamit Dönmez’in fikrî dünyasının oluşmasında oldukça önemlidir. Çünkü adı her ne kadar dinî mektep olsa da burada gizlice dünyevi ilimler de okutulmaktadır. Çar idaresi ve Rus despotizmi, milli şuurun yükselmesine hizmet edeceğini düşündüğü müesseselerin açılmasına izin vermeyeceği için bu mektebin adı Mekteb-i Ruhani olmuştur. Ortaöğrenimini Gence’de tamamlayan Hamit Dönmez 1918’de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Gence’de 19. Kız mektebinde öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ne Sovyet Kızıl Ordusu tarafından 28 Nisan 1920’de son verilmesi birçok isyanı da beraberinde getirmiştir. 25-26 Mayıs 1920’de başlayan Gence isyanı da bu isyanların en önemlilerindendir. İsyanda yüreği bağımsızlık için atan Hamit Dönmez de vardır. 31 Mayıs’ta Sovyetlerin ağır toplarıyla şiddetle bastırılan isyanda bine yakın kişi öldürülmüş, birçoğu da yakalanmamak için dağlara kaçmıştır. Fakat NKVD (Narodnıy Komissariyat Vnutrennnih Del-Sovyet Halk Komiserliği) tarafından yakalanan Dönmez, ölümle cezalandırılmıştır. Babasının İran vatandaşı olması sebebiyle İran resmi dairelerinin çabaları sonucunda, Hamit Dönmez’in idamından vazgeçilmiş ve şair İran’a sürülmüştür (Abdulhalıgova, 19). Dönmez için bu ayrılık, altmış yıldan fazla sürecek ve çok sevdiği vatanını artık hatıralarında yaşatacaktır. Canından fazla sevdiği Azerbaycan’dan İran’a kaçmak zorunda kalan, oradan da kardeş ülke Türkiye’ye sığınan, ailesinin başına olmadık facialar gelen, ölünceye kadar bağımsız Azerbaycan hayali kuran, vatan hasretiyle her an yanan Hamit Dönmez’in çektiklerini dizelere aktarması haklı bir feryadın çığlıkları olarak görülmelidir. Hamit Dönmez’in şiirleri de vatan sevgisi, hürriyet ve Sovyet Rusya’ya duyulan kin üzerine kuruludur. Hamit Dönmez, Azerbaycan’ın Sovyet Rusya tarafından işgalini bir türlü kabul etmemiş, çığlığını şiirleriyle aksettirmeye çalışmıştır. Rusların Gence’de yaptığı katliamın canlı şahidi olmuş, yaşanılanların kendisinde bıraktığı izden dolayı şiire başladığını 1985’te kendisiyle yapılan mülakatta şöyle açıklamıştır: “1920 yılında Azerbaycan Ruslar tarafından işgal edilince, her taraf kan gölüne boğuldu. İki ağabeyimi kurşuna dizdiler. Çocuklar, kadınlar toplu olarak öldürülmeye başlandı. İşte bu zulüm ve vahşet karşısında yüreğim isyan etti ve o günden sonra isyankâr bir ruhla şiir yazmaya başladım. Daha sonra yazdığım şiirler komünist Ruslar tarafında toplatıldı ve beni Rusya’dan sürdüler. Türkiye’ye gelip yerleştim. 55 yıldır Azerbaycan’ın bir gün istiklaline kavuşacağı hayaliyle yaşadım. Bundan sonrada ömrüm yettiği sürece yaşayacağım. Bugün 85 yaşındayım, tek üzüntüm Azerbaycan’ı hür olarak göremeden ölmek.” Hamit Dönmez’in şiirleri bu acıların birer yansıması gibidir. Ömrünün son altmış altı yılını Türkiye’de geçiren şairin şiirleri Azerbaycan Türk Kültür Dergisi ve Mücahit dergisinde yayımlanmıştır. Bu şiirlere Azerbaycan bayatılarını (mani) da ekleyebiliriz. Hayatı boyunca bağımsız Azerbaycan’ı hayal eden şairin “Beni Yaşatan Emel Odur” şiiri vatanına ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir. Şairin “Vatan Kokusu” adlı şiiri, onun ne denli vatanına hasret yaşadığını gözler önüne sermektedir. Hamit Dönmez, bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasını sevinçle karşılamıştır. Ancak iki yıl geçmeden kızıl istila vatanını işgal eder ve o bu işgali bir türlü sindiremez. Gence’deki Rus zulmünü bizzat yaşayan birisi olarak şair, Bolşevik istilasına uğramış vatanının yaşadığı kötü günleri, “O İller” şiirinde anlatır. Şairin “28 Mayıs’ta Kızıllara Protestomuz” şiiri imanın inançla birleşmesinden doğan istiklal güneşini ortaya çıkarır. Ayrıca şiiri incelediğimizde işgalci Bolşeviklere duyulan kin ve nefret ön plana çıkar. Şairin “Kanlı Destan”, “Esir Bir Ülke Var”, “27 Nisan”, “Kanlı Gurup”, “Benim Bayramım”, “Benim Üç Renkli Bayrağım gibi şiirlerinin de teması “vatan”dır. Azerbaycan 1991’de bağımsızlığını kazanmıştır. 92 yaşında olmasına rağmen vatanına giden şair yetmiş yıl ayrı kaldığı vatanının kokusunu doya doya içine çekmiş ve 96 yaşında vefat etmiştir. Çarlık Rus Azerbaycan’ı Dönemi’nin son yirmi yılını, bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ni, Sovyet Dönemi Azerbaycan’ı ve bağımsız Azerbaycan’ı gören şair, Azerbaycan’ın son yüzyılda (1900-1996) yaşadıklarının tarihi bir tanığı ve hafızası olmuştur. In 1918, the independent Azerbaijan people's Republic was established; however, it was occupied by the Soviet Red Army in 1920. Therefore, many Azerbaijani Turks who love freedom have been forced to leave their homeland. Some politicians, scholars and writers who understood that they could not carry out their political, social and literary activities in their homeland did not accept the oppressive attitude of the Soviet ideology; they tried to carry out their struggles abroad. Under the leadership of Mehmet Emin Rasulzade, these names aimed at some activities in Turkey and Europe and tried to explain Azerbaijan's independence, Soviet oppression, struggle for Turkishness, national and spiritual wealth, in short, Azerbaijan's case in a political and cultural context. Hamit Dönmez is another name among these individuals who struggle for the same purpose. The poet, who opposed the Soviet occupation and was imprisoned for being a nationalist, experienced the violence of the red invasion himself. The fact that there are a few short articles about Hamit Dönmez in our country led us to do this work. Our study is based on document research and covers Hamit Dönmez's life and his study of the concept of homeland in his poems. Summary The first phase of Azerbaijani emigration took place during Tsarist Russia. The Russian Revolution in 1905 gave the Azerbaijani Turks the light of freedom on the one hand, while on the other hand, it brought about a process in which free ideas were closely followed. The Tsarist Russian administration, which soon introduced a stricter ideology, prevented the political and social activities of the intellectuals and imposed severe punishments on them. Mehmet Emin Rasulzade, Huseyinzade Ali Bey and Ahmet Agaoglu, who had to leave their country from the atrocity of Tsarist Russia in 1908-1910, formed the first part of Azerbaijani Emigration literature where they went. The campaign carried out by these people who were far from their homeland was in order to demonstrate the rightness of Azerbaijan. This situation prepares the ground for the formation of literature by intellectuals outside Azerbaijan. This literature is called Azerbaijani Emigration literature. The second part of the emigration begins with the larger and mass destruction of the People's Republic of Azerbaijan. Some politicians, scholars and writers who understood that they could not carry out their political, social and literary activities in their homeland did not accept the oppressive attitude of the Soviet ideology; they tried to carry out their struggles abroad. Because the oppressive administration, which did not allow free thinking, tried to apply the theory of non-conflict (praising Soviet ideology) in almost all branches of literature. Some intellectuals did not oppose this ideology, created their works within this framework; others did not turn back from the right path and continued their campaign by putting forth their ideas from other countries. Hamit Dönmez is another name among these individuals who struggle for the same purpose. Hamit Dönmez, one of the important names of Azerbaijani Emigrant literature, was born in the Imamli neighborhood of Ganja in 1900. Hamit Dönmez received his first education at the Mekteb-i Ruhanide in Ganja, operating in the Shah Abbas Masjid. This school was very important in the formation of the intellectual world of Hamit Dönmez. Even though its name is a religious school, worldly sciences were also secretly taught here. Since Tsar administration and Russian despotism would not allow the opening of institutions that it thought would serve to the rise of the national consciousness, the name of this school became Mekteb-i Ruhani. Hamit Dönmez completed his secondary education in Ganja in 1918, and with the establishment of the people's Republic of Azerbaijan, he started teaching at 19. girls' school. The end of the independent Azerbaijan People’s Republic by the Soviet Red Army on April 28, 1920, brought many rebellions. The Ganja rebellion, which started on 25-26 May 1920, is one of the most important of these revolts. There is also Hamit Donmez, whose heart beat for independence in the rebellion. On 31 May, nearly a thousand people were killed in the rebellion, which was violently suppressed by the heavy artillery of the Soviets, and many fled to the mountains to avoid capture. But Donmez, who was captured by the NKVD (Narodniy Komissariyat vnutrennnih Del-Soviet people's commissariat), was punished with death. As a result of the efforts of the Iranian official offices since his father was Iran citizen, Hamit Donmez's execution was abandoned and the poet was exiled to Iran (Abdulhaligova, 19). For Dönmez, this separation lasted more than sixty years and will now live in his memory of his beloved homeland. Hamit Donmez had to flee from Azerbaijan which he loved more than his life to Iran, then took refuge in the brother country Turkey, his family went through so many bad things, he dreamed a free Azerbaijan until his death, hankered for his homeland. For this reason, he put his troubles into the verses and it should be seen as a justification. Hamit Dönmez's poems are based on his love of homeland, freedom and hatred of Soviet Russia. Hamit Dönmez did not accept the occupation of Azerbaijan by Soviet Russia and tried to express his crying with his poems. He witnessed the massacre of the Russians in Ganja and explained that he started the poem in 1985 because of the marks it had left in him: “when Azerbaijan was invaded by the Russians in 1920, all sides were drowned in a bloodbath. They shot my two brothers. They slaughtered the children, women. My heart rebelled against this cruelty and brutality, and from that day on I began to write poetry in a rebellious spirit. The poems I wrote later were collected by the Communist Russians and they expelled me from Russia. I came and settled in Turkey. I have lived for 55 years with the dream that Azerbaijan will one day achieve its independence. From now on, I'll dream as long as I can. Today I am 85 years old, my only regret is to die without seeing Azerbaijan as free.” Hamit Dönmez's poems are a reflection of these suffering. The poems of the poet who spent the last sixty-six years of his life in Turkey have been published in the Azerbaijan Turkish Cultural Journal and Mujahid magazine. We can also add Azerbaijani Bayati (Turkish poem) to these poems. The poem “This is the dream which keeps me alive” by the poet who dreamed of independent Azerbaijan throughout his life shows how connected he was to his homeland. The poet's poem” The Smell of Homeland” reveals how much he longed for his homeland. Hamit Donmez welcomed the establishment of the independent Azerbaijan People’s Republic with joy. However, two years later, the red invasion invades his homeland and he cannot digest this invasion. As someone who personally experienced the Russian persecution in Ganja, the poet describes the bad days of his Bolshevik-invaded homeland in his poem “Those provinces”. The poet's poem” Our protest to the Reds on May 28” reveals the sun of independence, which arises from the unification of faith with belief. In addition, when we examine the poem, the hatred for the occupying Bolsheviks comes to the fore. The theme of the poet's poems such as “Bloody Saga”, “There is a Captive Country”, “27 April”, “Bloody Group”, “My Feast”, “my tricolor flag “ is ”homeland". Azerbaijan gained its independence in 1991. Despite being 92 years old, the poet who went to his homeland breathed the scent of his homeland, where he had been separated for seventy years, and died at the age of 96. Seeing the last twenty years of the Tsarist Russian Azerbaijan period, the independent Azerbaijan People’s Republic, Soviet-era Azerbaijan, and independent Azerbaijan, the poet has been a historical witness and memory of Azerbaijan's experiences in the last century (1900-1996).
Kaynak
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları DergisiCilt
9Sayı
1Bağlantı
https://app.trdizin.gov.tr//makale/TXpNek9UQTBOQT09https://hdl.handle.net/20.500.12809/7067